SAĞLIK ve CİNSELLİK

cinsel sağlık, sağlık, cinsellik, diyet, kadın, kadın hastalıkları, cinsel sorunlar, saç, saç bakımı, sağlıklı cinsel yaşam

Post Top Ad

Post Top Ad

24 Kasım 2013 Pazar

12:28

MSG ( ÇİN TUZU) DENİLEN ZEHİR

GIDA KATKI MADDELERİ
MSG Çin Tuzu ve zararları nelerdir ?

Knorr un hazır çorbalarının üzerinde"hiç bir koruyucu madde içermez" yazıyor diye alıyordum.Özellikle son çıkardıkları çorbalar çok kolay yapılıyordu ve gerçekten de çok lezzetli oluyordu.Bu maili okuduktan sonra hemen mutfağa gidip Knorr çorba paketlerinin içeriğine baktım.Maalesef içeriğinde MSG denilen madde var """ MSG Nedir ..??? """ Dikatlice Okuyalım ve Paylaşalım.

Utanmadan Sağlık Bakanlığı'da bunu onaylayıp "Türk Gıda Koteksi'ne uygundur "izni" veriyor. Şimdi anlıyorum ki ince bir çizgiye dikkat etmek gerekiyor.

Şöyle ki "hiçbir katkı maddesi yoktur" la" hiçbir koruyucu madde içermez"dikkat etmediğimiz ama çok önemle dikkat etmemiz gereken iki ayrı ama önemli bilgi..Sizlerle paylaşmak istedim...

ÇOK Onemli:
Bu msg denen illeti piyasalarda, daha masum bir ifade tarzı olsun diye ÇIN
TUZU adıyla satıyorlar.

Piyasada bazı dönerciler de bunu kullanıyorlar.
O kadar lezzetli oluyor ki, bir döner yiyecegine 2-3 döner yiyesin geliyor.

Ayrıca ithal olarak gelen BUTUN GIDA MADDELERİNDE BU MSG VAR
(Peyniri,eti,konservesi vs vs.)
MSG NEDİR?...

MSG adında bir yiyecek katkı maddesi var.

MONO SODYUM GLUTAMAT

Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel
Olarak algılanmasını sağlıyor. Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor.
Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda
üreticilerinin bir çoğu MSG'yi karlı olduğu için kullanıyorlar.
MSG ZARARLI MI ?
Buna okuduktan sonra siz karar verin.
Bu madde Nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor. Merkezi sinir sistemi tahribatı ve
buna bağlı olarak ALZHEİMER, PARKİNSON, HUNTİNGTON hastalıkları, SAR (Epilepsi)
Retinal dejenerasyon (Göz retina tabakası hasarı) Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite.
Büyüme hormonu baskılanması.
Pankreas hasarı, insülinde artış, ve buna bağlı diyabet.
Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar.
Bu madde hamilelerde plasenta
bariyerini geçebiliyor, anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara maruz kalıyor.
Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek yediği CİPS'lerde çok kullanılmakta.

Hazır köfte harçları, Et suyu tabletleri, Hazır çorbalar, Dondurmalar, renkli yoğurtlar ve benzeri bir çok üründe var.
Şimdi diyeceksiniz ki, Madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar?.
Küreselleşen dünyada, ticaret de küreselleşti. Küresel ticaret devleri insaf, merhamet
gibi duygularla asla çalışmaz. Onların amacı çok kar etmek, çok daha büyümektir.
Bu mamuller, albenisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur.
Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız.
Sadece maddesel tadıyla değil, görsel yollar ile de beyinlerimize kazınır adeta.
Basit bir hesap yaparsak, ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya tükettiğimizi görürüz.
Mesela Cips. Semt pazarlarında 3 kg . patatesi 1 TL ye alabilirsiniz. Oysa ki 50 gram CİPS 1 liradır.
Yani 1 kg . Cipsi, 20 ytl.den tükettiğimizin farkında bile değiliz.
Olumsuz etkileri de cabası. bu mamulleri üretenler !....
Kendi ürettiklerini asla yemezler, içmezler. Onların gıdaları organik ve doğaldır.
Son zamanlarda organik tarım yapan çok güçlü özel şirketler türedi,
burada itina ile yetiştirilen ürünleri semt pazarlarında göreniniz var mı? Ben henüz rastlamadım.
Gelelim genel sağlık boyutuna;
Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak, çocuk yaşta diyaliz cihazına
bağlı yaşamaya mahkum edilenler, çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan çocuklar, obez çocuklar, asabi çocuklar, 9-10 yaşında buluğ çağına girenler, çeşitli nedenlerle engelli
doğanlar ve bu sayının ülke nüfusunun % 12'sine çıkması ve benzerleri. Ve sizlerinde aklınıza gelebilen yeni hastalıklar.

Hastalıkları üretenler, ilaçlarını da ihmal etmediler. Bu da madalyonun diğer karlı yüzüdür. Karbondioksitli meşrubatlardan, sakıncalı hazır gıdalara varana kadar bir çok yerde çeşitli uyarılar yazıldı, çizildi. Durumun ciddiyetini anlayabilenimiz var mı? Bu sorunun cevabı, tüketim miktarıdır.
Şimdiki eğitim sistemimiz endüstri, tarım, genel kültür alanında yetersiz kaldığından,
yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler. Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun eğitimli olmasını istemezler. Onlar için önemli olan kendi halkları ve elde edeceği yeni sömürü kaynaklarıdır.
Her yıl eskiyen, yaşam kaynakları azalan, küresel ısınma ile kuraklık tehlikesi yaklaşan bir dünyada, Küresel güç olan emperyalist devletlerin acımasızlığının arttığı bir dünyada, Dengelerin ve haritaların değiştirilmek istendiği bir dünyada yaşadığımızı asla unutmamalıyız.
Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşadığımızı da asla unutmamalıyız.
Gelin bu güzelim yurdumuza hep beraber sahip çıkalım.
YARIN ÇOK GEÇ OLMADAN !.....

5 Kasım 2013 Salı

16:27

MEME UCU İLTİHABI (MASTİT)

MASTİT (Meme ucu iltihabı)

Mastit  memelilerde görülen bir meme iltihabıdır. İnsanda oldukça nadir olarak rastlanır. Meme kanseri ile mastit benzer belirtiler gösterir.

Genelde hamilelik döneminde görülen ve hamilelik dönemi dışında görülen olmak üzere ikiye ayrılır. Mastit doğumdan sonra ortaya çıkıyorsa mastitis puerperalis ve başka zamanlarda ortaya çıkıyorsa mastitis nonpuerperalis denir. Mastitin ağırlığı farklı şekilde ortaya çıkar ve bazen sağuk sarğı (hidroterapi)ile tedavi yeterli iken bazende ilaç gerekebilir.
  • Mastitis puerperalis
  • Mastitis nonpuerperalis
  • Teşhis
  • Belirtiler
  • Mastit sebepleri
  • Mastit rahatsızlıkları
  • Tedavi

Mastitis Puerperalis[

Hamilelik sırasında ve lohusalıkda görülen türü,emzirme (süt verme) döneminde süt kanallarının tıkanması yüzünden oluşur.Bu da emzirme esnasında oluşan çatlaklarla oluşum hızlanır. Gögüs etrafında veya meme uçlarında oldukça ağrılı bölgeler oluşr ve ateşe veya grip benzeri belirtilere yol açar. Mastitis yüzünden emzirmeyi bırakmaya gerek yoktur, aksine emzirme tıkanan süt kanallarının açılmasında en etkili yollardan biridir ve bebeğe herhangi bir zararı yoktur. Bebeği ani olarak sütten kesme de mastitise benzer belirtilere yol açar.

Mastitis basit tıkanıklıklardan, ağrıya, ateşe varan çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda aşırı ateş hastanın antibiyotik ile tedavisini gerektirebilir. Yalnızca %10 kadarı ameliyatla çıkarılmayı gerektirecek abseslere yolaçar.

Mastitis Nonpuerperalis

Hamilelik dışında görülen türüne ise genellikle 60 yaşını aşmamış ve doğurgan olan kadınlarda rastlanır. Yeni doğan bebeklerde de veya ergenlik öncesi çocuklarda nadir olarak görülebilir.

Ergenlik öncesi mastitis ergenliğin ilk dönemlerinde yahut ergenlikten hemen önce kız ve erkek çocuklarda görülür. Herhangi tedavi gerektirmeden kendiliğinden iyileşir.

Teşhis

Mastitin teşhisi kendini belli ettiği için çok kolaydır. Göğüs iltihaplanması ağrı, kızarma ve göğüs ısısının artmasıen belirgin özellikleridir. Göğüs ağrılarında da mutlaka kadın doktoruna görünmek gerekir, çünkü göğüs iltihaplanması ağrıya sebep olduğu gibi göğüsteki urda aynı şekilde rahatsızlık verir. Bu nedenle doğru teşhis çok önemlidir.

Belirtiler

Genellikle memenin yalnız bir bölümünde ve meme ucu ve başına yakın yerlerde, göğsün yukarı ve iç yanlarında şu belirtilere rastlanır:

  • Kızarıklık
  • Ağrı
  • Hissedilir bir kütle
  • Bölgesel ısınma
  • Şişmiş lenf düğümleri
  •  
  • Abse

Hamilelik sırasında olan mastitiste gribe benzer belirtilere rastlansa da bunun dışındaki durumlarda bu belirtilere rastlanmaz.

Süt akamamasının belirtileri

  • Göğsün gergin olması, sıkınca ağrı vermesi
  • Emzirdikten sonra çok az veya hiç rahatlama olmaması
  • Kızarmış ve ısınmış deri
  • Meme ucunun yaralanması
  • Koltukaltı bezelerinin şişmesi
  • Göğüs iltihaplanmasının baş ve eklem ağrısına sebep olması ve vücut ısısına sebep olması

Süt akmamasının önemli sebepleri

  • Süt akışını oksitosin yetersizliği nedeniyle azalması
  • Süt kanallarının tamamen boşanmaması
  • Meme ucunun yara olması
  • Süt akışının yara nedeniyle engellenmesi
  • Göğüs dokusunun yaralanması

Bebeğime süt verebilir miyim?


Evet. Mastit sırasında emzirmek, çok acı verir. Ancak, gerek biran önce iyileşmek, gerekse süt kanallarınızın boşalarak yeni tıkanıklıklar olmaması ve sütünüzün kesilmemesi için emzirmeniz gerekir. Emzirmeden bir kaç dakika önce sıcak kompres, acı duymanızı bir ölçüde azaltır.

 

Eğer bebeğiniz emerek iltihaplı göğsünüzü tam boşaltamıyorsa, yada aşırı acı hissi nedeniyle emziremiyorsanız, göğsünüzü bir süt pompasıyla boşaltmanız gerekir. Sağdığınız sütü biberonla bebeğinize verebilirsiniz. Şunu hiç unutmayın, göğsünüzü boşaltmak için en iyi pompa, bizzat bebeğinizdir!

 

Mastitin sebebi

Mastitin yani doğumdan sonra ortaya çıkan göğüs iltihaplanmasına % 95 oranında stafilokokken ve stafilokkus aureus isimli bakteriler tarafından sebep olur. Ayrıca proteus ve escherichia coli isimli bakterilerde iltihaplanmaya sebep olur. Annenin stresli olması nedeniyle süt kanalları yeterince uyarılmaz ve böylece kasılma olmasa süt kanallarında yığılma olur ve buda iltihapa sebep olur. Mastitis non puerperalis doğum ve emzirme ile ilgili olmasa da, bu iltihapada bakteriler sebep olur.

Mastit rahatsızlıklar

Mastit genelikle doğumdan sonra tek taraflı olarak göğsün kızarması ve ısınması şeklinde kendini gösterir. Emzirmede göğüs ağrısına sebep olur ve tam olarakta göğüsteki süt boşalmaz. Buna ilavetten koltuk altı bezlerinde şişme görülebilir. Doğumla ilgisi olmayan mastitte (mastitis nonpuerperalis) ise önce göğüs ağrısı sonra ise meme ucunda iltihaplanma görülür.

Tedavi

Emzirmeden önce göğsün masajlanması ve ısıtılması süt kanallarının açılmasına yardım edecektir. Ağrıyı dindirmek için süt kaybedilmek istenmediği takdirde soğuk kompres kullanılabilir. Bebeğin sürekli olarak iltihaplı olan memeden emzirilmesi tavsiye edilir(ancak diğer meme de ihmal edilmez). Ancak bebek sütün içerdiği tuza ve tadına göre ilk başlarda emmeyi istemeyebilir.

Memedeki çatlaklar ve eziklikler enfeksiyon  ihtimalini artırır. Dar kıyafetler ve oturmayan iç çamaşır baskı yaparak memelerde sorunlara probleme yol açabilir.Meme uçlarının hava alması sağlanmalı özellikle emzirme döneminde göğüs pedi kullanımına dikkat edilmeli.  Ayrıca emzirme sırasında bebeğin burnundan gelen akıntıdan da mikrop kapılabilir. Bu yüzden emzirmeden önce bebeğin burnunun boşaltılması yerinde olacaktır. 

Çok ağır durumlarda süt vermeyi durdurmak ve süt kesici ilaçların alınması gerekebilir.

27 Kasım 2012 Salı

15:32

EPİDİDİMİT NEDİR?

epididimit hastalığı

Testisler üzerinde yer alan "epididim", testislerde üretilen spermin depolanması, olgunlaşması ve gerektiğinde boşaltım kanallarına taşınmasında rolü olan  ince kanallar veya kıvrımlı bir boru şeklinde yapılardır. Bu yapılar her bir testis üzerine arka kısmında yer aldıklarından skrotumda yani erkek torbasında sağda ve solda olmak üzere iki adettirler.

EPİDİDİMİT

Epididimin ağrı ve şişme durumuna "akut epididimit" denir.Bu ağrılar ve şşlik 6 haftadan çok ise "kronik epididimit" olarak adlandırılır.

Belirtileri
*Skrotumda şişlik ve ağrı,(testis içindeki sperm sıcaklığını dengeleyen ve testisleri barındıran torba)
*Skrotumda kızarıklık ve ısı artışı,
*Barsak hareketleri ile testislerde ağrı,
*Ağrılı çiş,
*Cinsel ilişki esnasında  ağrılı boşalma,
*Ateş,
*Apse,
*Semen sıvısında kan görülmesi vb.

Nedenleri
*Enfeksiyon ( İdrar yolları enfeksiyonları, klamidya ve bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar, prostatitler vb. )
*Çok eşli erkeklerde prezervatif  kullanmama,
*İdrar yolları ve üreme sistemi ile ilgili ameliyatdan sonra meydana gelen darlıklar,
*Verem,
*Travma vb.

Korunma
Cinsel ilişki esnasında kondom kullanımı ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların erken teşhis ve tedavisi epididimitlerin oluşmasına engel olamada çok önemlidir.

Tanı
*Fiziksel muayene,
*Tam idrar tetkiki,
*Tam kan tetkiki,
*İdrar kültürü,
*Testis ultrasonografisi.

Tedavi*Antibiyotikler ( Genellikle cinsel eşlerle birlikte kullanılmalıdır.)
*Antienflamatuar ilaçlar,
*Ağrı kesici ilaçlar,
*Yatak istirahati,
*Skrotum askısı,
*Lokal soğuk uygulanması,
*Lokal anestezik madde uygulaması,
*Cinsel ilişki yasağı,
*Ameliyat vb.

Komplikasyonlar
*Kronikleşme,
*Skrotal fistül,
*Kısırlık.

Cised.org.tr sitesinden alıntıdır.

21 Kasım 2012 Çarşamba

16:20

SAĞLIKLI VE MUTLU SEKS

cinsel sağlık

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Adana Şube Başkanı Aile ve Evlilik Terapisti Dr. Taner Canatar, cinselliği öğrenen ve geliştirerek mutlu olan tek canlının insan olduğunu söyledi.


Sağlıklı ve mutlu bir cinselliği istenildiği şekilde yaşamanın mümkün olduğunu belirten Canatar, bunun için doğru bilgilere sahip olunması gerektiğini belirtti.

Toplumda seks  yapmanın doğuştan gelen bir yetenek olduğuna inanıldığını ancak bunun doğru olmadığını belirten Dr. "Toplumca seks yapmayı doğuştan bildiğimizi sanırız. Hatta zamanı geldiğinde çok iyi seks  yapacağımızı zannediyoruz. Oysa nasıl okuma, yazma okulda öğreniliyorsa, seks de tecrübe kazandıkça sonradan öğrenilir. Öğrenme sürecinde deneyim çok önemlidir. Nasıl acemi bir şoför ilk başlarda zorluk çekerse, insanlar da cinsel yaşamlarının başında benzer sıkıntılar çekerler" dedi.

İYİ SEKSİN PERFORMANSLA ALAKASI YOK 
Cinsel ilişki sırasında çok ilişkinin, iyi seks anlamına gelmediğini de vurgulayan Dr. şöyle konuştu:

"İyi seksin daha güzel görünmekle ya da performansla bir alakası yok. Cinselliğin doğal olduğu kadar öğrenilen ve seçilen boyutları da vardır. Cinselliği öğrenme sürecinde insanların kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen, cinselliğe ve üremeye yönelik kalıpları, cinsel mitleri önemli bir yer tutar. Her cinsel uyarı cinsel eyleme yol açmaz. İnsanoğlu, cinsel uyarıyı eyleme dökmek, baskılamak veya başka bir alana yönlendirmek arasında denge kurmak durumundadır. Bu konuda toplumun koyduğu sınırlar, koşullar kadar cinsel mitler de belirleyici rol oynar. Bu nedenle insanlarımıza öğretilen cinselliğe dair kural ve kavramların bir kısmı yıkıcıdır. Haz veren hoş bir seks yaşantısına hazırlık yapma açısından da yetersizdir."

 

12 Kasım 2012 Pazartesi

20:56

BARTOLİN KİSTİ (BARTOLİN APSESİ)


 
BARTOLİN  KİSTİ (BARTOLİN APSESİ)

Bartholin bezleri döl yolu girişinin her iki yanında yer alan  organlardır. Bu bezler ince bir kanal aracılığı ile döl yolu girişine açılırlar. Mukus salgılarlar.Gerçek amaçları penisin vajinal bölgeden döl yoluna girişini kolaylaştırmak ve döl yolu girişinin ıslanmasını sağlamak olan kaygan şeffaf bir sıvı salgılamaktır. Cinsel uyarıyla bu sıvı artar. Salgı yapan bu bez bir kese gibidir.

Döl yolu girişi iltihapları veya direk  bartolin bezinin iltihaplanması gibi  bir sebeple bartolin bezinin vajinal sıvıyı akıttığı kanalda bir tıkanma olursa, tıkanıklığın arkasında kesenin içi bez salgısı ile dolmaya başlar. Kesedeki bezler salgı üretimine devam ederler ve içi yok olmayan kese şişmeye başlar ve kist meydana gelir. Buna “bartolin kisti” denir. Kist büyüklüğü farklılıklar gösterebilir, küçük olabilir, bir yumurta büyüklüğünde de olabilir. Genel olarak  ağrı yapar. Kist oluşan kesenin kanalının ağız kısmı genelde mikrop kaparak iltahap oluşturur ve kapanır. Bartolin bezinin iltihaplanmasına “bartholinitis” denir. Genel enfeksiyon belirtileri oluşmaya başlar. Ateş, kızarıklık ve ağrı olur. Sonunda püy (  Alyuvarlar, bakteri ve yıkılmış doku kalıntıları gibi iltihap ürünlerini kapsayan doku sıvısıdır.)  içeren apse meydana gelir. Buna “bartolin apsesi” denir.

Genelde ilk belirti vajina girişinde tek taraflı ağrısız şişliktir. Bu şişlik hareket sırasında, otururken, yürürken,  ilişki esnasında rahatsızlık yaratabilir, ağrı yapabilir. Eğer mikrop iç kısma da yayılmışsa şiş olan kısımda kızarıklık, sıcaklık olur, hassasiyet olur.Zamanında tedavi edilmez ise sonucunda dayanılmaz ağrılar ile hasta doktoruna başvurabilir.Bu sebeple erken teşhis ve tedavi her zaman için en doğru harekettir.

Bu durumun olmasını önlemek için temizliğe ve hijyene dikkat etmek gerekir,yeni ilişkiye girdiğiniz kişiyle  prezervatifsiz seks yapmamak, akıntınız varsa hemen doktora baş vurmak, büyük çiş sonrası silinmede arkadan öne doğru silinmeyip büyük tuvaletin vajina ile bulaşmamasını önlemek ve düzenli doktor kontrolünde olmak faydalıdır.


Yapılacak tedavi kistin büyüklüğüne, ağrılı olup olmadığına veya mikrop kapıp kapmadığına göre değişir. Eğer ağrı ve kızarıklık yoksa tedavi verilmez ve kistin zamanla büyüyüp büyümediği, rahatsızlık verip vermediği izlenir. Gerekirse uygun antibiyotik verilir. Abse gelişirse şişliğin iç tarafından ufak bir cilt kesisi yapılır, içerideki iltahap akıtılır. Bu durumda antibiyotik de verilir.

Tekrarlayan kist enfeksiyonlarında veya kist rahatsızlıklara yol açtığında, hekim tarafından kist üzerine küçük bir kesi yapılır, ve yeniden kanal oluşunu sağlamak için bazen bu kesinin ağzı açık bırakılabilir. Bu işlem genellikle hekim ofisinde ve lokal anestezi ile yapılabilir. Daha büyük cerrahi işlem nadiren gerekir.

İyileşme 10 gün kadar sürer. Kist bazen tekrar edebilir, tekrar aynı tedavi uygulanır.

BARTOLİN KİSTİ NEDENLERİ

*Mikroplar,
*Döl yolu bölgesinde oluşmuş veya halen devam eden enfeksiyonlar,
*Kanser,
*Döl yolu bölgesinde oluşmuş bir çarpma veya zedelenme,
*Döl yolu bölgesinde oluşan yaralanmalardan kalan sekeler,
*Döl yolu bölgesinde yapılan bazı ameliyatlar sonrasında.

BARTOLİN KİSTİ VE KORUNMA

*Temizliğe dikkat etmek,
*Akıntı varsa doktora müracaat
*Büyük çiş sonrası temizliğin önden arkaya doğru  yapmak
*Cinsel ilişki esnasında  prezervatifsiz seks yapmamak,
*Düzenli olarak doktor kontrolü

*Cerrahi tedavi,
*Cinsel yolla bulaşan bir hastalık varsa tedavisi

 ALINTIDIR.
15:45

GENİTAL HERPES(UÇUK)


GENİTAL HERPES NEDİR ?

Genital herpes hastalığını anlayarak onunla daha kolay yaşayabiliriz.Genel olarak genital herpes hakkında bilinenler hikayeden ve yanlış anlaşılmanın dışında değildir.. Bu da korkuyu, kendi kendine üzülmeyi ve kendine güvensizliği getirir. Herkesin genital herpese cevabı ve davranışı faklı olduğundan aşağıdaki bilgilerden kendinize uygun olanlarıseçebilirsiniz.
GENİTAL HERPES TANIMI:                                                                                                                              .Genital herpes, Herpes Simplex Virus'unun (HSV) neden olduğu bir virüs bulaşmasıdır. HSV tip I ve tip II olarak iki çeşittir. Özellikle tip II genital bölgeyi, anus, kalça bölgesini, tip I ise genellikle ağız, yüz ve dudakları etkiler. Yüz ve dudak infeksiyonu, uçuğu da kapsayan yüz herpesi ile sonuçlanır.
Virüs Nedir?
Virüsler hücre içi parazitlere benzerler. Kendi başlarına yaşayamazlar. Tamamen içinde bulunduğu hücreye bağımlıdırlar. Virüsler ve bakteriler insanlarda bulaşmasına neden olan mikroorganizmalardır. Bakteriler büyük ve bağımsız mikroorganizmalardır. Kendi başlarına
yaşamlarını sürdürebilirler ve daha kolay izole edilip, elimine edilebilirler.
Virüs İnfeksiyonları(bulaşma)
HSV vücuda genellikle dudak veya genital bölge mukozasındaki bir çatlaktan girerek ilerler ve sinir gangliyonlarına oturur. Bir kere sinir gangliyonunu tutan virüs, yaşam boyu orada kalır. Virüs, hücre içine girdiğinde yaşamak için hücrenin fonksiyonlarını kullanır ve bundan dolayı hücrede hasara neden olur. Bu hasarın karakteristik belirtileri ağrı, kabarcık, kaşıntı ve içi sıvı dolu kırmızı şişliklerdir. Virüs bir kere vücuda girdiğinde, savaşmak için antikor dediğimiz savaşçılar oluşur. Bunlar kanda bulunurlar ve bağışıklık cevabı için çok önemlidirler. Genital herpesde nüksler her zaman ilk ataktan daha hafif seyreder.
İlk atak ilk ya da primer infeksiyon olarak adlandırılır. Bu aşamada virüs sinir gangliyonuna oturur. Tekrarlayan ataklar (nüksler) virüsün sinir gangliyonunda çoğalması ile oluşur.
İnfeksiyonun (bulaşmanın) Yeri
kadınlarda  en sık vulva ve vajina ön kısmı tutulur. Uçuklar aynı zamanda rahim ağzında da bulunur. Erkeklerde en sık penisin son kısmında uçuklar gözlenir. Bazen testislerin üzerinde de bulunabilir. Çok nadir olarak erkek ve kadınlarda Anusde ve kalça bölgesinde de uçuklar çıkabilir.
İlk bulaşma
İlk bulaşma  genellikle aktif hastalığı olan kişi ile cinsel ilişki sonrası 2 ile 12 gün arasında oluşur.
Genellikle vücut bu virüsle ilk kez karşılaştığı için oldukça ağrılı ve ciddi belirtilerle seyreder. Belirtiler 20 gün civarında (ağrı, kabarcık, kırmızı içi sıvı dolu şişlikler) sürer ve uçuklara ateş, halsizlik, lenf nodu şişmesi gibi sistemik belirtiler de eşlik eder. Kadınlarda belirtilere ek olarak idrar yaparken yanma ve vajinal akıntı oluşabilir.
Nüksler
Bazı kişilerde hastalık belirtisiz olarak tekrarlar. Ama genellikle tekrarlamalar (ataklar) belirtiler ile birlikte görülür. Tekrarlamalarda hastalık daha hafif seyreder. Genellikle senede 4 atak geçirilir.
Bulaşıcılığı
Genital herpes, aktif genital herpes infeksiyonu olan eşden direk cinsel temas ile bulaşır. Eşlerin birbirine bu infeksiyonu bulaştırması genellikle farkında olmadan da oluşabilir. Bulaşma, hastalık belirtilerinin olmadığı dönemde bile oluşabilir.
Genital herpes hastalığına sahip olan kişiler %60 oranında hastalıklarından habersizdirler.
Genital Herpesi Ne Tetikler?
Fiziksel faktörler: Adet kanaması, fazla miktarda alkol alınması, güneşde kalma, mukozada çatlama, incinme genital herpesi tetikleyen faktörlerdendir. Psikolojik faktörler: Uzun süren stres, ağır anksiyete hali de bağışıklık sistemi üzerinde etkili olduğundan hastalığı tetikler.
Laboratuvar Tetkikleri
Genital HSV teşhisini desteklemek için kanda antikor bakılır. Ayrıca yaralardan sürüntü alınarak kültürde virüsün üremesi de tanıyı destekler. Kadınlarda smear testi de yapılabilir.
Doğurganlık ve Hamilelik
HSV doğurganlığı etkilemez, kısırlık yapmaz. Hamilelikte ilk 3 ay ve son 3 ayda eğer anne adayı aktif hastalığı geçirirse risk olabilir.
Tedavi
HSV tedavisinde rekürrensleri (atakları) ve belirtileri azaltacak ilerlemeler kaydedilmiştir.
Belirtileri Rahatlatmak İçin Basit Tedaviler
Tuz banyoları, genital bölgeyi yıkamak için kullanılır (600ml suya 1 çay kaşığı tuz).Ağrı kesiciler de ağrıyı hafifletmek için kullanılabilir. Dar ve sıkı olmayan, bol giysiler giyilmelidir.
Antiviral Tedavi
Valaciclovir ve acyclovir genital herpesin tedavisinde ve nükslerin önlenmesinde kullanılmaktadır. İki ürün de lezyonların sayısını, şiddetini ve ağrısını azaltır. Özellikle supresyonda (baskılama) kullanıldığında ataklarda %85 oranında azalmaya neden olmuştur.
 
DİYADİNNET.COM

22 Ekim 2012 Pazartesi

10:35

KURBAN BAYRAMINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

KURBAN BAYRAMINDA DİKKAT
Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Şefika Aydın Selçuk, Kurban Bayramı’nda doğru beslenme hakkında bilgi verdi.

Bulaşıcı hastalıklara dikkat

Kesim sırasında özellikle uygun koşullarda kesilmeyen kurbanlık hayvanlardan insanlara tenya, şarbon, tüberküloz, kuduz, salmonella gibi hastalıkların bulaşma tehlikesi vardır. Et kesildikten sonra hayvanın kanı çok iyi akıtılmalıdır. Kanı iyi akıtılmamış hayvanın etinde zararlı mikroorganizmalar çabuk ürer ve et çabuk bozulur.

Kemik ve et sularının besin değeri yok

Et ve kemik suyu Türk yemeklerinde çorba, tencere yemekleri ve pilavda kullanılmak için genellikle ayırılmaktadır. Oysaki kemik ve et suyunun besin değeri yoktur. Yemeklere lezzet verici olarak kullanılmaktadır. Doymuş yağ içeriğinin yüksek olması sebebi ile özellikle kalp, damar ve tansiyon hastalarının tüketmesi sakıncalıdır. Yine fazla kilolu kişilerin de et suyu ile yapılan yemeklerden uzak durması gerekir.

Et kısık ateşte kendi suyuyla pişmeli

Etin pişirilmesi sırasında dikkat edilecek en önemli nokta, kısık ateşte ve kendi öz suyunda pişirme tekniğinin uygulanmasıdır. Bu sayede et kısa sürede pişecek ve vitamin kaybı olmayacaktır. Fazla haşlanan etin suyundaki vitaminler de kısa sürede değerini kaybeder.

Lezzet verir diye yemeklere iç yağ koymayın

Kurban Bayramı ile beraber sakatat tüketimi de artar. Kalp, hipertansiyon ve böbrek hastalarının sakatat tüketmesi sakıncalıdır. Hayvanların iç yağlarının yemeklere ilave edilmesi tavsiye edilmemektedir. İç organların yani sakatatların daha fazla yağ içerdiği unutulmamalıdır. Özellikle yüksek kolesterol değerleri olan kişiler bunları tüketmekten mutlaka kaçınmalıdır.

Eti sağlıklı bir şekilde saklamak için öneriler

Etin uzun süre saklanması için uygun koşullar sağlanmalıdır. Doğru saklanmaz ve doğru çözülmez ise etin yararlılığı azalacak, gıda zehirlenmesi riski artacaktır.

· Etler küçük parçalarda ev halkının kişi sayısı düşünülerek tek pişirimlik porsiyonlar halinde dondurulmalıdır. Etleri dondurmada yağlı kâğıt veya buzdolabı poşetleri kullanılabilir.

  • Buzdolabında et -2 derecede en fazla 1 hafta beklerken, derin dondurucuda -18 derecede 4- 6 ay muhafaza edilebilir. Eti küçük parçalar ve hatta kıyma yapıp buzdolabında bekletirseniz kıyma 3-4 gün içinde bozulacaktır. Bu sebeple en iyi yöntem buzdolabının derin dondurucu kısmıdır.

· Etler kıyma haline getirmek yerine parça halinde saklanırsa vitamin kayıpları daha az olur. Dolaptan çıkan kemikli veya kemiksiz parça et, yapılacak yemeğin türüne göre çözdürme sonrası da parçalanabilir. Örneğin; parça et çıkarılıp kuşbaşı veya kıyma haline de getirilebilir.

· Etler bir gün öncesinden veya akşam kullanılacak ise; sabahtan buzdolabında bekletilerek çözdürülmelidir. Acele pişecekse çözdürme programı olan mikrodalga da kullanılabilir. Yanlış yöntemler etin içinin her yerini aynı derecede çözmeyecektir. Çözülen etin bir kısmı kullanılıp kalanı tekrar dondurulmamalıdır.

· Etler kullanılmadan önce marine edilebilir. Sarımsak, soğan, limon, salça, süt, yoğurt gibi besinler marinasyon için tat verir etin yumuşak pişmesini sağlar.

· Et ızgara pişirilecekse çok yüksek ateş olmamalıdır. Yüksek ısı etin dış yüzeyini pişirebilir fakat iç yüzey pişmez. Yüksek ısıda hızlı pişen etin dış kısmı çabuk sertleşecektir.

· Özellikle mangalda pişecek etler de, mangal ile etin birbirine uzaklığı 15cm olmalıdır. Etin zararlı kanserojen duman çekmemesi ve etin iyi pişmesi için uzaklık önemlidir.

· Etler buzdolabında 3-5 gün kıyma halinde ise 2 gün saklanabilir. Derin dondurucuda 6 aya kadar saklanabilmektedir.

Sağlıklı Bir Bayram Tarifi: “Sebzeli et kavurması”

Malzemeler:

· 1.5 kilo kıyma veya kuşbaşı haline getirilmiş kurban eti ( iç yağ ve kuyruk yağı ilavesiz)

· 4 adet salçalık kırmızıbiber

· 4 adet sivri yeşilbiber

· 2 orta boy soğan

· 6 adet domates

· 4 diş sarımsak

· 2 adet kabak

· 1 adet havuç

· 2 adet pırasa

· Maydanoz- dereotu

· Karabiber, pul biber

Tarifi:

Kurban eti kıyma veya kuşbaşı halinde kısık ateşte 20-30 dakika pişmesi için derin bir çelik tencereye koyulur. Üzerine sırası ile pırasa, soğan, sarımsak ve biberler de eklenerek birlikte 10 dakika pişirilir. En son olarak domatesler ve baharat ilave edilir ve 15 dakika daha kısık ateşte pişirilir. Servis öncesi maydanoz ve dereotu üzerine eklenerek tabaklara konulur. Pişme sırasında tencerenin kapağı çok sık açılmamalı ve çok sık kaşık ile karıştırılmamalıdır. Mümkün olduğunca sebzenin vitamini kaçmadan kısık ateşte kendi suyunda pişmesi gerekmektedir.
sağlıkaktüel.com sitesinden alıntıdır.